Öğlen can arkadaşım
Selda ile beraberdik yine, geçen yıldan beri neredeyse her ay bir öğlen buluşuyor
önce yemek yiyor arkasından çay, kahve eşliğinde muhabbet ediyoruz.
İlkokula giderken tanışmıştık. Bizim Namazgah’daki
eve taşındığımız yıl yada bir sonraki yıl kesin dönüş yapmışlardı Almanya’dan. Aynı
apartmanda karşılıklı dairelerde oturuyorduk. Balkonlarımız birbirine bitişik,
salon ve yatak odası duvarlarımız ortaktı. Öyle ki birimiz duvara tık tık tık
yaptı mı diğerimiz balkona çıkardı. Balkonda evcilik oynardık, bebeklerimiz
balkondan balkona gezmeye giderdi. O yıllarda çocuk olanlar hatırlayacaktır
mutlaka. Hani koska kutuları vardı içinde minik şekerler olan, her iki balkonda
da onlardan vardı balkon demirine bağlı. Ne miydi onlar? Tabi ki posta kutumuz J))))))) hani birimiz evde yoksak ve haber veremeden bir
yere gitmemiz gerekiyorsa not yazar koyardık içine.
Biz
küçükken sokakta oynardı çocuklar, şimdiki gibi bilgisayar başında vakit geçirmezlerdi.
Gerçi bilgisayarda yoktu ki. Telefon bile her evde yoktu o yıllarda. Çat kapı
gidebilirdin komşuna. Ev hanımıydı çoğu anne, günler yapılırdı ayın belirli
günlerinde. Ayın 16 sı Ayşe Hanımın günü, Sekizi Nurten Teyzenin günü, 25’i Leyla
Yengenin günüydü mesela…
Yakartop,
İstop, Yedikule oynardık biz, ip atlardık sokakta, Kara Şimsek izlerdik, Pazar
sabahları tv de Şeker Kız Candy, Uçan Kaz olurdu. Bayramdan bayrama ve düğün
dernek gibi özel günlerde yeni kıyafetler alınsa da mutluydu çocuklar. Oyuncaklarının
kıymeti bilirdi.
Nerede
olursan ol hava kararmadan evde olman gerekirdi. Akşam ezanı okunmadan eve girerdik.
Sobalı evlerde kızarmış ekmek kokusuyla büyüdük biz.
İşte
arkadaşlar Selda ile her buluşmamızda anılarımız tazelenir. Benim aklıma
gelmeyenleri o hatırlatır, onun aklına gelmeyenleri ben hatırlatırım gülüşürüz.
Dostlarınız
bir telefon kadar yakınlar unutmayın olur mu?
Sevgiler,
dostçakalınnnnnnn