31 Aralık 2009 Perşembe

Yılbaşı gecemizden kareler

Çocuklar ve biz

Maskeli Melis

Anneane ve kuzucukları

Çam ağacımızı tanımaya çalışıyoruz

Prensesimiz babasıyla

Dilek Ağacımızmış :))

Masamızdan kareler



Kremalı Patates ile Tavuk Pirzolamız

Patlıcan Salatamız

Rus Salatamız

Havuç Salatamız

Pastamız



Yeni yılınız kutlu olsun...

.
SEVGİLİ DOSTLAR
BU GECENİN EN GÜZEL SÜRPRİZİ
SEVGİLİ KIZIM MELİS'İN
BANA YAZDIĞI ŞİİRDİ
BENİ ÇOK MUTLU ETTİ
PAYLAŞMAK İSTERİM
..
..
Sevgili Annem
Sana en büyük hediyem bu olsun
Kalbinde mutluluk dolsun
Yeni yılın kutlu olsun
Benim güzel, canım annem
MELİS
.
.


YENİ YILDA TÜM İSTEKLERİNİZİN
GERÇEKLEŞMESİ DİLEĞİYLE
NİCE MUTLU YILLAR

29 Aralık 2009 Salı

Bir Aşure tarifi de benden :)


Yapılışı : Yarım kg buğdayı, 1 su bardağı fasulyeyi ve 1 su bardağı nohutu akşamdan ıslattım. Bugün işten geldikten sonra buğdayın suyunu süzerek bir kaç kez yıkadım. Sonra bir taşım kaynattım ve 1 su bardağı pirinci ilave ederek ocağı kapattım. Pirinç ve buğdaylar kabardığında haşlanmış nohut ve fasulye ile şekeri ilave edip kaynamaya başlayınca doğranmış kuru kayısı ve önceden ıslattığım kuru üzümleri ilave ederek kaynamaya bıraktım. En son (Aşureyi karartmaması için) kuru incir ve kuş üzümü ve bir kaç damla gülsuyu ilave edip bir taşım daha kaynatıp ocağı kapattım. Afiyet Olsun...

İncir Tatlısı

İncirleri yarım saat kadar sıcak su içinde yumuşaması için bekletiyoruz. Sap kısımlarından keserek incirleri parçalamadan içini tarçınlı ceviz içi ile dolduruyoruz. Her incirin üzerine bir tatlı kaşığı şeker serpip, incirlerin yarısına gelecek kadar su ile doldurduğumuz tencerede suyunu çekene kadar pişiriyor, üzerine ceviz içi serpip servis yapıyoruz. Afiyet Olsun...

27 Aralık 2009 Pazar

Çaylı Kek


Malzemeler
3 yumurta
125 gr margarin
1 su bardağı ılık demli çay
1,5 su bardağı şeker
2 yemek kaşığı kakao
3 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
hindistan cevizi

Kek yapmayı herkes bilir sıralama hep aynıdır. Önce şeker ile yumurtalar çırpılır, sıvı malzemeler eklenir ve en arka un ve kabartma tozu eklenerek çırpılır. Önceden ısıtılmış fırında pişirilir. Afiyet olsunnn

23 Aralık 2009 Çarşamba

Renkler ve Sağlığınız


İnsan bedeninin her bölgesi için ayrı bir rengin anlamını açıklayan Prof.Dr. Ahmet Maranki, bir çok hastalıkla savaşmada da bu renklerin önemine değindi.
Mor: Başın tepe kısmı mor renkle ifade edilmekte. ’Moralim bozuk’ derken, kelimedeki ’mor’a dikkat çeken Maranki, başa mor renkli bir şey takmanın kişinin moralini düzelteceğini de belirtti. Yaratıcılığın ve sanatçı ruhun rengi olan mor, düşünceyi olumlu yönde de etkileyen bir renk.
Lacivert: Algılama rengi olarak da adlandırılan lacivert, 3. Göz rengidir. Alından boyuna kadar olan bölgeyi kapsar. Düşünce gücünü arttırmak isteyenler lacivert rengi kullanmalıdır. Toplantılarda, ikili görüşmelerde ve benzeri durumlarda lacivert giyin insanlara tesir edersiniz. Ciddi bir renktir, düşünce gücünüzü arttırır.
Mavi: Boyun kısmını kapsayan bölgenin rengi mavidir. Tiroidlerin olduğu bölgedir. Boyun kısmında bir problemi olan kişi maviye bakıp tedavi olabilir. ’Deneyin bunun hiç bir yan etkisi yok’ diyen Ahmet Maranki, "Biraz asabileştiğinizde kendinizi dışarı atın veya pencereden gökyüzüne bakın. 7-8 defa burnunuzdan derin nefes alıp yavaşça verin. Başağrısı, migren, taşikardi, ateş basması, tiroidlerinin geçtiğini görecekler. Denesinler, sonuçta yan etkisi yok" telkininde bulundu. Maranki, çocukların düşüncelerini düzenlemek için çalışma odalarına mavi veya lacivert renkler konulmasının önemine değinirken, okulların sarı olmasına da dikkat çekerek, sarı rengin mide rengi olduğunu ve acıktırdığını söyleyerek obez vakalarına gönderme yaptı.
Yeşil: Kalp ve akciğer rengi. Çarpıntısı olan insan hemen yeşil bir odaya ya da ağaçların arasına giderse, bir süre sonra çarpıntısı rahatlar. Hastalanmamak için renklerin önemine değinen Ahmet Maranki, "Kalp, damar, karaciğer, akciğer için yeşil tonlarında bulunmanızda önem var. Tabiatta, çimenlik bir alanda bulunmaya çalışın. Yeşile bakın ve o yeşilin enerjisini içinize çekin" dedi.
Sarı: Mide rengidir. Mutfağınızın rengi sarı olabilir. Gayet leziz yemekler yersiniz, hazmınız kolaylaşır. Hazımsızlık çeken kişilerin, sarı bir ekin tarlasını düşünerek, hayal ederek, burnunuzdan derin nefesler alıp bu rahatsızlığını giderebileceğini söyleyen Ahmet Maranki, "Bu metodları bütün dünya kullanıyor" dedi.
Turuncu: Organlarınızdır. Pankreas, safra kesesi bölgesidir. Turuncu şifadır. Diyelim ki safra kesenizde taş var. Turuncu renk bunun şifasıdır. Turuncu bitkiler de bunun şifasıdır.
Kırmızı: Cinsel içgüdülerle ilgilidir. Yatak odalarını kırmızı boyayabilirsiniz. Yeni evliler pembe de kullanabilir.
Siyah ve kahverengi kullanmamaya çalışın. Çocukların odaları mor, lila, mavi ve lacivert renklerde olması çocuklar için de iyidir.
Kaynak:Televizyon gazetesi

28 Kasım 2009 Cumartesi

8 Kasım 2009 Pazar

BU PAZAR ÖĞLEDEN SONRA

Bu sabah önce çocuklarla yatak keyfi
ardından güzel bir kahvaltı
sonra temizlik ve
daha sonra da ev halkının sevdiği
kıymalı kol böreği ve kısır yaptım
herzaman olduğu gibi paylaşmadan edemedim


6 Kasım 2009 Cuma

ŞEKİLLİ KURABİYE

İşte kızımla yaptığımız bir kurabiye daha
,
Ben hamuru yoğurdum açtım
,
Melis kalıplarla keserek şekil verdi




1 PAKET YUMUŞAK MARGARİN
1 ÇAY BARDAĞI SIVI YAĞ
4 ÇORBA KAŞIĞI NİŞASTA
4 ÇORBA KAŞIĞI PUDRA ŞEKERİ
ALDIĞI KADAR UN

Tüm malzemeleri karıştırarak yoğuruyoruz . Merdane ile açıp, kurabiye kalıpları ile kesiyoruz. Fırından çıkınca pudra şekeri serpip servis yapıyoruz. AFİYET OLSUN...

PATATESLİ CİĞER SOTE


1/2 KG CİĞER
1 ADET SOĞAN
2 ADET DOMATES
2 ADET PATATES
1-2 ADET YEŞİL BİBER (ben acı olduğu için koymadım malum çocuklar yiyemiyor)
1 TATLI KAŞIĞI SALÇA
TUZ, KARABİBER
Sırasıyla soğanı, domatesi, salçayı ilave ederek kavuruyoruz. Kuşbaşı olarak doğradığımız ciğeri ve küp küp doğranmış patatesleri ilave ederek karıştırıyoruz, suyunu ilave edip pişiriyoruz.
AFİYET OLSUN...

ELMALI KEK


2 YUMURTA
1 SU BARDAĞI YOĞURT
1/2 SU BARDAĞI SIVI YAĞ
1,5 SU BARDAĞI ŞEKER
2,5 SU BARDAĞI UN
1 PAKET VANİLYA
1 PAKET KABARTMA TOZU
ÜZERİNİ SÜSLEMEK İÇİN ELMA

PORTAKALLI KEREVİZ


Arkadaşlar pc virüs yüzünden kitlenip servise gidince; bir süre sizlerden uzak kaldım. Ama bu arada boş durmadım tabi yaptıklarımı sizin için fotoğraflayıp sakladım. Şimdide eklemeye başlıyorum.
.
Kerevizi hiç severek yemezdim çocukken, portakal suyuyla pişirmeye başladığımdan beri
kış aylarının en sevdiğimiz zeytinyağlılarından biri oldu bizim için...
.
Bir adet kerevizi fotoğraftaki gibi dilimleyip kararmaması için limonlu suda bekletiyorum.
1 adet soğanı ay şeklinde doğrayıp, dilimlediğim havuçlarla birlikte zeytinyağında hafifce kavuruyoruz. Kerevizleri ilave edip, tuz ve 1 adet portakalın suyunu ilave ederek yumuşayana kadar pişiriyoruz. Bir miktar kereviz yaprağını ince ince kıyıp üzerine serperek altını kapatıyoruz. Önemli olan suyunu çekip yağına kalması biliyorsunuz zeytinyağlılarda...
portakal suyu yetersiz gelirse su ilave edebilirsiniz. AFİYET OLSUN...

21 Ekim 2009 Çarşamba

Domates Çorbası



Canım kankim sevgili Hacer
bugün domates çorbası tarifi sordu bana
hemen dedim vereyim
hatta bloğuma ekleyeyim tarifi
domates çorbamı çok beğenirler
ve yazıyorum...
.
.
.
Yapılışı :
Tereyağı ve çok az sıvı yağda rendelenmiş bir küçük soğanı,
2-3 yemek kaşığı unu ve naneyi pembeleşene kadar kavuruyoruz
3-4 adet domatesi rendeleyip
1 yemek kaşığı domates salçası
ilave ederek sulandırıyoruz
Tuzunuda atıyoruz
Kışın sadece salçayı sulandırarak da yapabilirsiniz...
Et suyu ile sulandırdığınızda daha lezzetli olur benden söylemesi.
Sonra elde ettiğimiz domates suyunu tenceremize ilave edip
kaynayana kadar karıştırıyoruz.
Yemesi zor olsada servis yaparken üzerine serptiğimiz
bolca kaşar rendesi çok yakışıyor.
Afiyet Olsun...
.
.
Fotoğraf bana ait değil netten alıntıdır.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Çocuklarda Yüksek Ateş

Arkadaşlar oğlumun azı dişleri çıkmak üzere, ama bir çok çocukta olduğu gibi oğlumu da zorladı bu dişler :( dün gece ateşimiz 38.9 dereceye kadar çıktı. Doktoru ile görüştüm ve onun önerileri doğrultusunda; ılık duş ve 4 saatte bir verdiğimiz ateş düşürücü ile sabahı yaptık.
Bu durumlarda panik yapmamak ve ne yapılmalı, ne yapılmamalı bunları bilirsek sanırım önlemimizi doğru olarak alabiliriz. Bu konuyu paylaşmak istedim sizlerle...


Çocuklarda Ateş

Ateşi Nasıl Kontrol Altına Alırız?

Çocuk ve bebeklerde ateş görüldüğünde evde alınabilecek basit ve temel önlemler önemlidir. Ateşin tedavisi yanlızca ateş düşürücü ilaçlarla değil, aynı zamanda uygun yaklaşımlarla desteklenmelidir. Bu destek yaklaşımlar ateş düşürücü kullanmak kadar önemlidir. Ateşli bebeğin bulunduğu ortamın ısısı 21-22 C arasında tutulmalıdır. Oda ısısının ayarlanması için havalandırmalar ve vantilatörler kullanılabilir, ancak bebeğin direkt olarak hava akımının karşısında olmamasına dikkat etmek gerekir.
Çocuğun üzerindeki fazla giysiler çıkartılarak az ve gevşek giysilerle çocuğun ısısının düşürülmesine yardımcı olmalı.
Ateşli çocuğun kalori gereksinimi artar, bu nedenle aç kalmamasına dikkat ederek beslenmesi desteklenmeli. Ancak beslenme için aşırı zorlanmamalı.
Yüksek ateşi düşürebilmek için ılık su (29-32 °C) ile ıslatılmış bir bezle vücut keseler tarzda silinir.
Yüksek ateşte vücudun daha fazla sıvıya ihtiyaç duyması nedeniyle bol miktarda sıvı almasını sağlamalı. Verilecek sıvının çok sıcak veya çok soğuk olmamasına dikkat etmeli.
Doktorun tavsiye ettiği bir ateş düşürücü (antipiretik) kullanarak ateşi kontrol altında tutmalıdır. Ateş düşürücüler çocuğun yaşına ve kilosuna bağlı olarak farklı miktarlarda kullanılırlar; bu nedenle bir hekime danışarak kullanılmalıdır.
Banyoya girebilecek konumdaki çocuklar, ılık su ile ve keseler tarzda silinerek duş yaptırılabilir. Saçların çok ıslatılmamasına dikkat edilir. Ateşli Çocuğa Neler Yapılmamalı? Ateşi yükselen çocuklarda yapılması gereken bazı basit işlemler ateşi almakta çok yardımcı olurken bazı yanlış uygulamalarda tedavinin uygun olarak yapılmasını engellemektedir.

Bu YANLIŞ UYGULAMALAR kısaca şöyle sıralanabilir :
Çok soğuk ve belli bölgelere konup bırakılan bezler titremeye neden olarak ateşin daha da yükselmesine yol açar
Alkol ve sirke ile vücudu silmek
Üşüyebilir korkusu ile giysilerini çıkartmamak ve daha çok giydirmek
Çok sicak veya çok soğuk içecekler vermek
Yanlış ateş düşürücü kullanmak- Aşırı dozda veya eksik dozda ilaç kullanmak- Uygun aralıklarda ateş düşürücü kullanmamak

12 yaş altındaki çocuklarda viral enfeksiyonlar olduğunda doktora danışmadan ilaç kullanmak. Acil Durumlar Ateşi yükselen çocuklarda ve özellikle bebeklerde aşağıdaki belirtilerden bir veya birkaçı ateşe eşlik ediyorsa zaman kaybetmeden bir doktora gidilmelidir. Çünkü; ciddi bir hastalığın da belirtisi olabilen ateşe aşağıdaki belirtiler de eklenebilir ;

Ateş özellikle 2 yaş altındaki bebeklerde görülüyorsa
Ateş bebek ve çocuklarda 40 °C'nin üzerinde görülüyorsa
Bebek ve çocuklarda ağlama, inleme ve dokunulduğunda huzursuzlanma varsa
Ateşin yanında uyku eğilimi varsa
Ciltte döküntüler oluşuyorsa
Zor nefes alıp verme başlıyorsa
Yutkunma güçlüğü çekiliyorsa
Daha önce "havale" geçirmiş ise
Genel görünümünde kötülük varsa
Boyun kısmında sertleşme varsa
Devamlı kusma, diyare (ishal) oluyorsa Diş Çıkarma Dönemleri Bebek doğana kadar görülmemelerine rağmen dişlerin oluşumu doğumdan önce başlar. İlk dişler ana rahmindeki yaşamın altıncı haftasında ve ikinci dizini de beşinci ayda olmak üzere harekete geçer. İlk dişler yani süt dişleri genellikle 5. ve 10. aylar arasında çıkar ve 30. ayda da sonlanır. Dişlerin oluşumu ve çıkması normal bir süreçtir ve fizyolojik bir olaydır. Ancak diş etinde lokal doku değişikliklerine neden oldukları için bölgesel iritasyona yol açabilmektedirler. Bunun için diş çıkartma dönemlerinde hemen hemen her bebekte görülen başka problemler olmaktadır. Bu dönemde ;
Sert nesneleri ısırma isteği olur, diş etleri kaşınan bebekler bunu azaltmak için sert cisimleri çiğnemeye çalışırlar, bu da hassas diş etinin yaralanmasına neden olabildiği gibi o bölgede enfeksiyonlar için zemin hazırlayabilir
Acı hissi ve ağrı oluşur.
Aşırı tükürük ve salya salgılaması oluşur.
Uykusuzluk ve halsizlik olur
Huzursuzluk ve ağlama nöbetleri oluşur
Hafif veya orta derecede ateş oluşur. Buna kulak enfeksiyonları eklenebilir. Bütün bu belirtiler dişlerin çıkmasından sonra kısa sürede biter ancak diş çıkartma dönemleri aileler için oldukça rahatsızlık verici bir süreçtir. Ağrı ve acı hissini giderici ilaçlar ve bebeğin diş etinde meydana gelebilecek enfeksiyonları önlemek için de antiseptik (mikrop kırıcı) bileşikler faydalı olabilmektedir. Diş çıkarma döneminde görülebilen ateşin de giderilmesi için güvenilir bir ateş kesici olan parasetamol kullanılabilir. Bilinmesi Gerekenler
Çocuğun dişlerinin çıkmaya başladığı andan itibaren temizlenmesi gerekir ancak 3 yaşına kadar henüz fırça kullanma becerisi gelişmemiştir. 5 yaşına geldiğinde tam anlamıyla dişlerini fırçalayabilmektedir.

Genellikle çocukların diş kontrolleri 3 yaş civarında başlatılır.
Dişlerin çıkmasından sonra bebeklerin beslenmelerine daha da dikkat etmek gerekmektedir.
Şeker içeren maddeler karyojeniktir. Şeker bakterilerin etkisiyle ağızda çabucak asitleşir. Bu asit dişin dış tabakasını eritip diş çürümelerinden sorumlu bakterilerin çoğalmasına uygun ortam sağladığı için dişler çürür.
.
Alıntıdır.

14 Ekim 2009 Çarşamba

Patlıcanlı Pilav


Önce tereyağını fıstıkla kavuruyoruz. Önceden ıslattığımız 1 ölçü pirince 1,5 ölçü su ve tuzunu ilave ederek pişiriyoruz. Suyunu çekmesine yakın yıkadığımız bir avuç kuş üzümünü ilave ediyoruz. Küp küp doğradığımız patlıcanları sıvı yağda kızartıyoruz demlenmeye bıraktığımız pilavın üzerine yayıyoruz. Demlenip ılınınca dereotunu ilave edip karıştırıyoruz. Afiyet Olsunnn...

12 Ekim 2009 Pazartesi

Melis'in zebra keki


eeee ne demişler armut dibine düşermiş


Melis bu aralar pek hevesli mutfak işlerine


yemek yaparken nasıl yapıldığını merak ediyor


ben yapabilirmiyim diye soruyor


haftasonları bizden önce uyandıysa


kahvaltı sofraları hazırlıyor


akşam beraber kek yaptık


ben sadece malzemeleri hazırladım


çırptı, tepsiye dökünce şekil verdi


görüntüsü kadar inanın tadı da çok güzeldi


çünkü içine sevgisini katmıştı


veee işte kızımın keki





8 Ekim 2009 Perşembe

İrmikli Misket Köfte


Arkadaşlar köfteleri herkesin bildiği gibi hazırlıyor içine ekmek içi yerine 2 yemek kaşığı irmik ilave ederek yoğurup ceviz büyüklüğünde misket köfteler hazırlıyoruz.
İster kızartın ister fırında pişirin nasıl isterseniz yapabilirsiniz. Ben fırında kremalı patatesin üzerine sıralıyarak pişirdim. Krema ile 1 adet etsu tableti karıştırdım elma dilimi şeklinde kestiğim patatesleri bu karışıma bulayarak borcama yerleştirdim. Üzerine köfteleri dizdim kızarana kadar pişirdim. Sıcakken üzerine kaşar rendesi serptim. Eriyince servis yaptım.
AFİYET OLSUN...

6 Ekim 2009 Salı

Mercimekli Köfte


Malzemeler
2 su bardağı kırmızı mercimek
1,5 su bardağı ince bulgur
2-3 yemek kaşığı margarin
1 kaşık salça
kırmızı biber, kiimyon, tuz
maydanoz, dereotu, taze soğan
Yapılışı
Soğanla salça kavrulur. Dereotu, maydanoz, taze soğan ince ince kıyılır. Mercimek 4 bardak su ile 20 dakika haşlanır. Üzerine bulgur ilave edilip karıştırılır ve ağzı kapatılıp kabarması beklenir. Kabarınca diğer malzemelerle karıştırılıp şekil verilir. AFİYET OLSUN...

30 Eylül 2009 Çarşamba

DOĞAL TAŞLAR VE SAĞLIK


AGAT: Uzun ömür ve mutluluk simgesi, stresi atıyor.

FİRUZE/TURKUAZ: Olumsuzu olumluya çevirir, göz ağrılarına iyi gelir, üretkenliği artırır.Tansiyonu düzenler ve kalp hastalıklarına iyi gelir. Nazara karşı etkilidir. Cinsel cazibeyi ve kadınlık özelliklerini artırır.

AYTAŞI: Seziyi güçlendirir, kramplara iyi gelir.

KAPLAN GÖZÜ: Sahiplenme duygusunu güçlendirir, konsantrasyonu artırır.

AKİK: Erkeklerde erkeklik bezini, kadınlarda yumurtalıkları korur.Güçlü ve erkeksi bir enerjiye sahip olan akik, cinsel organlar ve cinsel güç için faydalıdır. Kan dolaşımına iyi gelir. Bedenin gerginlik olan kısımlarına sıcaklık hissi verir ve gerginliği azaltır. Kendisini taşıyan kişiye güç, keyif ve iyimserlik hissi verir. Fiziksel canlılığı artırarak tembelliği giderir.

MAVİ KALSEDON: Düşünce yeteneğini güçlendirir, iyi konuş-mayı sağlar.

ZEBERCET: Cihazların kaydedemediği kalp çarpıntılarını ve korkuları giderir.

OPAL: Sevgi ve şefkatin simgesidir. Güven veren ve negatif duyguları emen bir taştır. Duygusal yaklaşımı güçlendirir. Eklem iltihaplarına, görme sorunlarına çok iyi gelir ve sezgilerin gelişmesine yardım eder.

TOPAZ/SİTRİN: Kan dolaşımı bozukluğuna ve mideye iyi gelir. Telepati yeteneğini artırır.

LAL: Ateşlilik ve canlılık sağlar.Kanı temizler ve kan dolaşımını hızlandırır. Üreme gücünü arttırmak için rahmin üzerine konularak kullanılır. Adet sancıları, düzensiz kanamalar ve menopoz için de faydalıdır. Cinsel enerjiyi ve duyarlılığı artırır.

JADE/YEŞİM: İyi ilişki, dostluk simgesidir. Böbrek rahatsızlığından kaynaklanan ateşi düşürür.

LAPİSLAZULİ: Ruh ve beden arasındaki dengeyi sağlar, hazmı kolaylaştırır.

AMETİST: Stres, migren, iştahsızlık, göz ağrıları ve akciğer hastalıklarına iyi geliyor.Göz hastalıklarına, alerjiye, baş ağrılarına ve kalp rahatsızlıklarına iyi gelir. Hormon ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, kanı temizler ve enerji verir. Bulunduğu çevredeki olumsuz enerjileri temizleyip dönüştürür. Uykusuzluk çekenlere iyi gelir. Sarhoşluğu giderir.

ELMAS: Bütün enerji merkezlerini harekete geçirir, kişiyi zihin, beden ve ruh olarak bütünler.

AKUAMARİN: Sinirleri yatıştırır ve içsel rahatlık verir. Solunum yolları rahatsızlıklarına, astım, böbrek, karaciğer, dalak ve tiroid bezi rahatsızlıklarına iyi gelir. Bereket ve uğur taşıdır.

ARAGONİT TAŞ:Disiplin eksikliğini giderir, kişinin kendisini denetlemesine yardım eder.Kişisel gelişme ve durgunluğun / durağanlığın aşılması için yararlıdır.Ağrıları ve soğuk algınlığını giderir.Birdenbire ortaya çıkan sinirlilik (öfke) karşısında sükunet verir. Kalsiyumu emilimini düzenler, dengeler, fazlalığı dışarı atar, azalmışsa yeniden tamamlar.

KRİSTAL KUVARS: Enerji simgesidir, tansiyonu düzenler, meditasyonda kullanılır. Cep telefonu, telsiz ve bilgisayarlardan yayılan radyasyonu toplar. Beyin için uyarıcı niteliğine sahip olan bu taşlar, kişinin çevresindeki negatif enerjiyi yok eder ve pozitif enerjiyi toplar. Kişinin endişelerinden kurtulup yaşama sevinci duyması için güç verir. Kalbi rahatlatır ve duygusal acıların çabuk geçmesini sağlar.

KRİZOPRAZ: Seksüel ve depresif sorunları hafifletir, kişisel yetenekleri ortaya çıkarır.

JASPER: Karaciğer, dalak ve mesaneyi güçlendirir.

MALAKİT: Fiziksel acılardan kurtulmak için kullanılır. Kalbi kuvvetlendirir ve sakinleştirici etkisi dolayısıyla uyumaya yardım eder. Neşe ve canlılık verir.

KANTAŞI: Hafızayı güçlendirir. İnsanı zayıflık ve cesaretsizlik duygularından kurtarır. Kantaşını taşıyan kişinin kendisiyle ilgili duyduğu kuşkularını yok etmesine yardım eder. Engellenme duygusundan kurtarır. Para getiren bir taş olduğu söylenmektedir.
.
Alıntıdır.

27 Eylül 2009 Pazar

Haftasonu...

Sevgili Dostlar
Mükemmel bir haftasonu geçirdim
Ne kadar anlatsam sanırım o coşkuyu yansıtamam size
Yukarda gördüğünüz fotoğraf
Sabah uyandığımda odamızın camından görülen manzaraydı
Bursa'da yaşadığımı bilen arkadaşlarım
az çok tahmin etti sanırım
Evettttt haftasonu ULUDAĞ daydık
çok değerli, birbirinden renkli arkadaşlarımla
Harika bir seminer için orada toplandık
Mersin'den, Adana'dan, İstanbul'dan, Ankara'dan
Yalova'dan, Gaziantep'den, Çanakkale'den, Zonguldak'tan
hatta Finlandiya'dan gelen dostlarımıza
ev sahipliği yaptık Bursa'lılar olarak
Bu sezonda açık otel bulmak zordur Uludağ'da
sırf bu özel seminer için açılmıştı otel
ve neredeyse tamamı doluydu
Karinna Hotel personeline
sonsuz teşekkürler
İlgi alaka, temizlik, muhteşem yemekler ve salatalar
tam not aldı bizden
Gelelim seminere size şöyle söyleyeyim
seminer sonunda salonun yarısı gözyaşlarını tutamadı
Bu kadar mı kalbe dokunulur? dokunuldu
hemde ne dokunma
kalpler konuştu, gözler buluştu
herkes anladı anlayacağını
seminer öncesi iki gün 39 derece ateşle yatan ben
zıpkın gibi döndüm bugün eve
çok güzel günler bizi bekliyor eminim
Herşey gönlünüzce olsun dostlar
kalbimden geçenleri paylaşmak istedim
sevgiyle ve daima dostçakalın...

25 Eylül 2009 Cuma

Mantarlı Tavuk Sote


Yapılışı:
Tavuk göğüs etini küp küp doğruyoruz, soğanı sıvı yağda kavurup, doğranmış domates, 1 diş sarımsak, tuz, kekik, kimyon, salça ilave edip biraz daha kavuruyoruz. Sonra tavukları ilave edip 5. dak. kadar karıştırıyoruz sonra ince ince doğradığımız mantarı ilave edip suyunu çekene kadar pişiriyoruz. Üzerine kaşar rendesi ilave edip altını kapatıyoruz. Yeşil biberde ekleyebilirsiniz öylede çok güzel oluyor, kızım acı biber yemediği için ben koyamadım acı biber sevdiğimiz için evde tatlı biber bulunmuyor. (Bu arada mantarın çok su saldığını unutmayın ayrıca su eklemeyin) AFİYET OLSUN...

20 Eylül 2009 Pazar

16 Eylül 2009 Çarşamba

Kadir Geceniz Mübarek Olsun...

Arkadaşlar iki gündür bloguma giremiyorum nedendir anlamadım

Dün akşamdı ama kutlamadan geçmek istemedim.



Kadir Gecesi değer gecesidir,

Allah tarafından değerli kılınmış bir gecedir.

Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır.

Bu gece bir ömürden daha hayırlıdır.

Ellerin açıldığı, gözlerin dualarla yaşardığı,

kalplerin okşandığı Kadir Gecesinde

bütün insanların günahlardan uzaklaşıp

tövbelerinin kabul edilmesini niyaz ederim.

Allah tüm inananları iman yolundan ayırmasın.

KADİR GECENİZ MÜBAREK OLSUN

11 Eylül 2009 Cuma

Arkadaşlar Lütfen Destek Olalım


ARKADAŞLAR İSTANBULDA SELDE EVİNİ KAYBEDENLERDEN BİRİDE BENİM ÇOK SEVDİĞİM BİR ARKADAŞIM
OĞLUNU VE ANNESİNİ BOTLA KURTARMIŞLAR EVDEN
BELKİ SİZLERDE GÖRDÜNÜZ TV DE VE GAZETELERDE GÖRÜNTÜLERİ VARDI
DÜN KONUŞTUK 2 SAAT İÇİNDE EVSİZ KALDIK MAHVOLDUK DİYOR
AĞLAMAMAK İÇİN ZOR TUTTUM KENDİMİ TELEFONDA SONRA KOPTUM

ARKADAŞLARIM HESAP NUMARASINI ALMIŞLAR
YARDIM ETMEK İSTEYEN ARKADAŞLARIM OLURSA

BİLGEN AKSOY
HALK BANKASI ETİLER ŞUBESİ
082301322650 NOLU HESABA
YARDIMLARINI YATIRABİLİRLER


LÜTFEN TANIDIKLARINIZA İLETİN TEŞEKKÜRLER

Bursanın düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yılını kutluyoruz...



Bursa, her yıl 11 Eylül günü 2 yıl 2 ay 2 gün süren Yunan işgalinden kurtuluşunu kutlar.
Bursa, 1. Dünya Savaşı sonrasında 8 Temmuz 1920'de Yunanlılar tarafından işgal edilmişti.

11 Eylül 1922'ye kadar esaret altında kaldı.
Bursa'nın işgali üzerine TBMM'de Başkalık Kürsüsü'ne siyah bir şal örtülmüş ve işgalden kurtulana kadar kaldırılmamıştır.
Başkomutanlık Meydan Savaşı'nın kazanılmasından sonra Türk kuvvetleri 10 Eylül 1920'de Bursa üzerine yürüyüşe geçmiş ve 11 Eylül günü 48. Süvari Alayı 3. Bölük Komutanı Şükrü Naili (Gökberk) Bey, Bursa Belediyesi Binası’na Türk bayrağını dikmiştir.
Bursa Oynar Güvercini yetiştiren Bursalılar, Bursa'nın kurtuluşunu besledikleri tüm beyaz güvercinleri uçurarak kutlamışlardı.
Bursa'nın Kurtuluşu günümüzde; Atatürk Anıtı önünde yapılan kılıç-kalkan ekibi dansları, mehter takımının gösterisi, Bursaspor futbolcularının ve özel köstümlü Harley Davidson motorcuların da katıldığı geçit töreni, Şükrü Bey'in Çekirge- Dobruca yolundaki şehitlikte yer alan mezarının ziyareti, Büyükşehir Belediye Bandosu'nın konseri, Muharip Gaziler Derneği'nin temsili olarak şehre girerek tarihi büyükşehir belediye binasına bayrak çekmeleri gibi gösteri ve törenlerle kutlanır. Gün boyunca Tophane Parkı'ndan top atılır.

Hayırlı Cumalar


Renklerin toprağından fışkıran derin coşku,

yağmurlarla buluştuğunda yüreğin tufandan kurtulduğu gün;

seher soluklu Cuma…

Canın coştuğu, ruhun kanatlandığı,

gönlün güllerle güldüğü günde;

zaman ötesinden kokular getirir zaman…

Sürgün saatleri serinletir melekût meltemler…

Mana maddenin önünde gizem kapılarını açar;

her şey anlam değerini dillendirir…

Dilekler, dualar yükselir durmadan,

saat-i icabeyi yakalamak için…

Cumanın kalbini yakalayanın kalbi duaları kabul olunur…

Ne isterseniz cevap verilir;

düğümler çözülür, dertler dağılır,

hayata renk gelir, renklere hayat…

Ubudiyet dua renkleriyle süzülür gönlün gökkuşağına…

Kulluk toprağından yükselen tefekkür çiçekleri

güneşin renklerini görür ve gösterir…

Bereket yağmurlar yağar Rahmet bulutlarından…

Toprağın kokusuyla, gökkuşağı renkleri

coşku kuşlarını uçurtur sekine kanatlarıyla;

Dağların, denizlerin ötesinde, yıldızların yetişemediği,

galaksilerin göremediği yöne doğru…

Kalp, cumanın kalbiyle bütünleşmiş,

yönsüz ve zamansız iklimlerde renkleri ve kokuları geride bırakmış

yitik yurdunu arıyordur; sonsuz saadet…

Latif ve Alim olan Rabbimiz dünya saadetiniz için

Cuma'yı vesile kılsın, ahirette size ve tüm sevdiklerinize

"Cuma Yamaçları" nasip etsin...

Hayırlı Cumalar...


aLıntıdır.

7 Eylül 2009 Pazartesi

Sizin renginiz hangisi ?

KIRMIZI
Kırmızı kişilik, macerayı ve risk almayı sever. Bu özelliği, reklerin cesur kullanımına ve tasarımlarda tercih ettiği boyama ve aksesuar stillerine yansır.
Kırmızı renk, korunma ve güven hissi ihtiyacını gösterir. Kırmızı ile dekore edilen evler, birçok farklı zevk ve alışkanlıkları olan, sıklıkla dışarı çıkıp sosyalleşmeyi seven ve seyahat etmeyi seven aile üyelerini işaret eder.

Kırmızı kişilik her zaman bir işle meşguldür. Performans göstereceği bir görev aramadan oturmak ve dinlenmek onun için çok zordur.

Kırmızı cesur ve enerjik bir renktir. Kırmızıyı sevenler güçlü, dinamik ve fiziksel olarak aktif kişilerdir. Olayların kontrolünü ellerinde tutmaktan ve işlerin bu şekilde yürümesinden hoşlanırlar.

SİYAH VE BEYAZ
Keskin kontrastlık taşıyan nötr renk tonlarıyla dekore edilmiş bir ev, düzen ihtiyacını hisseden ve belki de kontrolü ele geçirme isteği taşıyan kişilikleri yansıtır.

Bu tonları seçenler, hayatını sadeleştirme ve özüne geri dönme isteği duyan kişilerdir.

Siyah ve beyaz gibi kontrast renklerle dekore edilen evlerde yaşayanlar, genellikle kafasını bir düşünceyle meşgul eden ve büyük olasılıkla hayatlarında belli bir yolu takip eden kişilerdir. Bu bir anlamda neon ve teknik renklerin modern dünyasına karşı kişinin panzehiridir.

Siyah ve beyaz kontrastlıklar Japon minimalist stilinde görüldüğü gibi çok daha mistik bir görünümü yansıtır. Renklerden çok, özellikle natürel objelerin şekil ve dokularını vurgulayan bir yaklaşımdır.

YEŞİL
Yeşil, sakin ve anlaşması kolay kişilikleri, doğa sevgisini ve sağlıklı bir yaşam tarzını yansıtır.
Yeşil rengi sevenler, bir hayvan sever veya bir bahçıvan ya da sağlıklı yaşam sanatıyla ilgilenen kişiler olabilir.

Yeşille dekore edilen evler, sakin ve huzur dolu bir sığınak yaratma isteğini gösterir. Yeşil kişilikler için karar vermek zor olabilir, bu nedenle çoğunlukla renk seçimini başkalarına bırakırlar.

MAVİ
Mavi içe dönük bir kişiliğe sahiptir.
Barış ve huzur sevenlere uygundur.

Mavi sevenler, kitap okumak, müzik ve sanatla uğraşmak gibi yaratıcı ya da entelektüel alanları tercih eder ya da öğretmen veya doktor olarak diğer insanlarla çalışabilirler.

Mavi, herkesin kendi özel zevkini huzur içinde, rahatsız edilmekten yaşayabileceği sakin ve sessiz bir atmosfer yaratır.

Ağırlıklı olarak mavi ile dekore edilen evler, yalnızlık ve modern yaşamın stresinden uzak kişisel bir cenneti yaratma isteğini gösterir.

SARI
Sarı, aydınlık ve mutlu bir renktir. Bütün renkler arasında en görünürüdür.

Sarı sevenler, akıllı ve iyimser kişilikleriyle birçok farklı zevke sahip sosyal ve canlı kişilerdir.

Sarı, aklın ve bilginin rengidir. Altın tonları, birçok fikri olan ve bu fikirleri çevresindekilere aktarmakta başarılı kişileri yansıtır.

Sarı ile dekore edilen evler, mutlu ve sağlıklı bir yaşam isteğini anlatır. Özellikle dış mekan aktivitelerinin ve genellikle kalabalık arkadaş gruplarıyla yapılan sağlık, doğal beslenme ve zihinsel uyarım egzersizlerinin düzenli olarak yapılacağı ortamlar için uygun renktir.

TURUNCU
Turuncu, canlandırıcı ve hayat dolu bir renktir. Eğlence dolu, popüler sosyal aktivitelerin sıklıkla yapıldığı bir ortamı yansıtır.

Turuncu severler, neşeli ve duygusal zevklerden hoşlanan, ev yapımı lezzetli bir yemeğin keyfini çıkarırken çevresindekilerle vakit geçirmeyi ve iletişim kurmayı seven kişilerdir.

Ağırlıklı olarak turuncu ve kahverengi tonlarda dekore edilmiş evler, aile ve ev çevresinde dönen pratik bir hayatı yansıtır.

Turuncu kişilik, yalnızlıktan hoşlanmaz. Bu nedenle turuncu ile dekore edilen evler, dostluk isteğini ve arkadaş edinme yeteneğini gösterir.

PEMBE
Pembe, kırmızının bir renk çeşidi olsa da tamamıyla kendine ait, farklı bir renk kişiliği vardır.

Kırmızı tutku ve fiziksel aşkın rengiyken; pembe, bu duyguların çok daha yumuşak ve romantik yanını simgeler.

Duygusal olarak zor anlar yaşadığımızda genellikle pembeye (mum veya bebek pembesi) yöneliriz.
Aslında bu, çocukluk güvenimizi ararken bir yardım eli bulma çabasıyla attığımız çığlıkların renk diline yansımasıdır.

Bazı kişiler için pembe, onların sevgi ve ilgi dolu doğalarını sembolize eder. Bu nedenle evlerini pembe ile dekore ederek bu gerçeği açığa vurmaktan mutluluk duyarlar.

Koyu pembe, kişinin daha çok tenel yanını ifade ettiği için özellikle yatak odaları için kullanılabilir. Pembenin daha açık tonları ise genellikle başkalarının iyiliği için çalışan merhametli kişiler tarafından tercih edilir.

Mutlu olmak elimizde ...

Bir varmış bir yokmuş, bir kadın sabah kalkmış aynaya bakmış ve kafasında yalnız üç tel saç olduğunu görmüş."Hımm demiş bugün saçımı örgü yapacağım!!."
Öyle de yapmış, günü de harika geçmiş!!.
Ertesi gün kalkmış, aynaya bakmış, kafasında iki tel saç kalmış...
"Hımmm demiş, bugün saçımı ikiye ayıracağım."
Dediğini de yapmış, harika bir gün geçirmiş...
Bir ertesi gün gene kalkmış, aynaya bakmış, kafasında tek tel saç var.
"Tamam, tamam demiş...
"Artık bugün at kuyruğu yaparım..."
Öyle de yapmış, ve çok çok güzel bir gün geçirmiş...
Daha bir ertesi gün aynaya baktığında kafasında bir tek tel bile saç kalmadığını görmüş!!!.
"WoW!" diye bağırmış.
"Bugün saç derdim yok!!!!"

Davranış herşeydir!!!

Basit yaşa, cömertçe sev,
Yürekten düşün sevdiklerini,
Tatlı konuş, gülümse...
Hayat, fırtınanın geçmesini beklemek değildir ki!...
Yağmurda dansetmeyi becerebilmektir.

Sevgiyle kalın...

4 Eylül 2009 Cuma

Değer ve Kıymet Bilmek

DEĞERİNİ BİLMEK, KIYMET BİLMEK...
Vaktiyle bir BİLGE HOCA , yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin
seviyesini öğrenmek ister. Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip: "Oğlum" der "Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir. Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar.
İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve "Şunu kaça alırsınız?" diye sorar . Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: "Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın" der.
İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği
neneye ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü defa bir semerciye gidir: Semerci nesneye şöyle bir bakar, "Bu der "benim semerlere iyi süs olur. Bundan "kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm." En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencininelindekini görünce yerinden fırlar. "Bu kadar değerli bir PIRLANTAYI, MÜCEVHERİ nereden buldun?" diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder.
"Buna kaç lira istiyorsun?"
Öğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?" "Ne istiyorsan veririm."
Öğrenci, "Hayır veremem." diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya
başlar: "Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim."
Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini
istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.
Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır. Böylesi
karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki
nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu OYUNCAK olarak görenler, Diğer
tarafta da PRLANTA, MÜCEVHER diye isimlendirip buna sahip olmak için her
şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler..
Bilge hocasının yanına dönen Öğrenci büyük bir şaşkınlık içinde başından
geçen macerasını anlatır.
Bilge sorar: "Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?"
Öğrenci şaşkınlık içinde "Çok şaşkınım efendim. Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Kafam karmakarışık " diye cevap verir.
Bilge hoca çok kısa cevap veriri "Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini
bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir."
Her insanın hayatında varlığını ve değerini bilen, hisseden, fark eden
KUYUMCULAR mutlaka vardır.
Mesele KUYUMCU 'yu bulmak

3 Eylül 2009 Perşembe

Gençlik İksiri

"Süper Yiyecekler" olarak adlandırılan 14 temel besin ürünü beslenme uzmanları tarafından yaşlılığa derman olarak gösteriliyor. Bu yiyeceklerin haftada en az 4 kez tüketilmesi öneriliyor. İşte 14 süper yiyecek ve faydaları;


Brokoli: Yaşlanmayı geciktiren bitkilerin başında geliyor. Toksinlerin oluşumunu engelliyor. Vücuttaki hücrelerin zarar görmesini yavaşlatıyor. Kansere karşı da koruyucu.

Portakal: Dinamizmin kaynağı. Damar tıkanıklığını önlüyor. Vücuttaki direnci arttırıyor.


Yulaf: Lif deposu... Kolestrol düşürücü özelliği bulunuyor. Sindirimi hızlandırdığı için de diyet reçetelerinde tercih ediliyor.

Domates: Kanser önleyici antioksidan ihtiva ediyor. Kadınlarda göğüs ve yumurtalık kanseri riskini azaltıyor. Kalp krizi riskini de düşüren özelliği bulunuyor.

Somon Balığı: Bir porsiyon somon balığı 19 gram protein ve bolca Omega-3 içeriyor. Omega-3 kalp krizi riskini azaltarak kan basıncını kontrol altına alıyor.

Bezelye: Protein, lif ve nişasta açısından zengin bir besindir. Bezelye vücuda enerji verir ve vücudu kuvvetlendirir. Kasların gelişmesine ve yenilenmesine yardım eder. Kansızlığa iyi gelir. Kan Kanserine karşı koruyucudur. Karaciğerin çalışmasını düzene sokar.

Ceviz: Yüksek kolesterolü düşüren ceviz, damar tıkanıklıklarını ve şeker hastalığı tedavisine yardımcı oluyor. İçerdiği demir sayesinde kansızlığa iyi geliyor.

Böğürtlen : Yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarını önlüyor. İshal ve ağır yarası ile ayak yorgunluğuna birebir. Ayrıca güzellik kaynağı olarak tanımlanıyor.

Yoğurt: Zengin besin değeri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirir, bu özelliği nedeniyle vücudu kanserden korur… Vücutta kendi kendine sindirilen tek gıda yoğurttur. Tüberküloz hastalığına karşı doğal bir antibiyotik etkisi gösterir. Stres, alkol, kolalı ve karbonatlı içeceklerle zarar gören sindirim sistemini korur.

Bal Kabağı: Bir küçük tabak balkabağı, günlük beta-karoten ihtiyacının %25'ini, C vitamini ihtiyacının yüzde 10'unu karşılar ve iyi miktarda potasyum içerir. Ayrıca iyi bir lif kaynağıdır. Beta-Karoten, birçok kanser çeşidini önlemeye yardımcı olabilir.

Soya Fasulyesi: 453 gramlık soya ununda 31 yumurtanın, 6 büyük şişe sütün veya 900 gramlık kemiksiz etin ihtivâ ettiği kadar protein bulunduğu belirlendi. Vücut için birebir...

Hindi: 125 gramı, vücudun günlük folik asit ihtiyacını karşılar. Folik asit, kan hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur.

Ispanak: Antioksidan özelliği taşıyan A vitaminine dönüşen betakaroten içerir. Sağlıklı gözler için gereklidir. Katarakt ve diğer göz tabakalarının bozulmasına karşı lutein maddesi de içerir.

Çay: Günde 2 bardak içilen çayla, 4 elma, 5 soğan, 7 portakal yemiş gibi kalp dostu antioksidan madde almış olursunuz. Özellikle çocukların haftada en az 6 bardak sütlü çay içmesini öneriliyor.