31 Temmuz 2009 Cuma

Bugün benim doğum günüm

BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM
.
KOCA BİR PASTA YAPTIRDIM
.
HADİ BAKALIM BEKLİYORUM





pasta netten alıntıdır...

28 Temmuz 2009 Salı

Dostluk iplerini koparmayın

Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış... Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini... Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma. Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam, "Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş. Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş. Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle. Birden siniri geçiveren ihtiyar,"Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem acaba?" diye düşünmeye başlamış. Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş. Yaşlı işadam, terzinin yanına yaklaşıp, "Ne o evlat, bu ayazda parkta donmuşsun. İstersen paltomu sana verebilirim" deyince, "Hayır, teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman göstermiş" diye yanıt vermiş terzi. Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış. Çünkü o da üzerindeki paltoya onca para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş. "Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?" diye soran yaşlı adam, "Ben terziyim" yanıtını alınca "Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın" diyerek arabaya bindirmiş bizim terziyi. Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş. Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın dikmesiymiş. Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış. Bu arada yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş. Küçük dükkân önce kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için üretim yapmaya başlamış. Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş. Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az bir zaman varmış. Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş. Hemen bir ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmasını sağlamış. Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş. Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş. Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü yaşlı adamı ziyarete gidememiş. Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş. Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış. Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için. Son derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş. Ve başlamış anlatmaya: "Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış. Ormandaki bir kulübede yaşar ve odun keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve bu yangın bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş. Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş. Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş. Bülbül ona "Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın" demiş. Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye başlamış. Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş. Oduncu ve şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün yine bir gösteriye yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş oduncu. Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş. Şöyle bir duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü yememiş, arkasına bakmadan kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış. Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden canını zor kurtarmış. İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış. Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden bozuldu. Keşke güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini koparmasaydın..." Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi, çünkü söyleyecek bir sözü yokmuş... Dostluk iplerinizi koparmamanız dileğiyle.......

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Önce oğlumun doğum gününü kutladık, sonra tatile çıktık

Evet dostlar iki hafta kadar aradan sonra tekrar birlikteyiz.
12 Temmuzda oğlumun doğum gününü kutladıktan sonra

tatile çıktık. Önce Kuşadası ardından Bodrum'a gittik

biz ailecek çok güzel vakit geçirdik ya siz ben yokken neler yaptınız?

bu hafta tek tek gezicem bloglarınızı....


işte bizden bir kaç kare

OĞLUMUN DOĞUM GÜNÜ

Kuzumun şaşkın bakışları altında kestik pastamızı
.
İyki doğdun MELİH seninle tamamlandık

seni çok seviyoruz


TATİL FOTOĞRAFLARIMIZDAN












9 Temmuz 2009 Perşembe

Patlıcan Gondol


Kuzu kuşbaşı kullandım. Etler kendi suyunu salıp çekene kadar diğer malzemeleri eklemedim. Suyunu çekince ay ay doğradığım soğanı ve biberleri ilave ederek çok az yağ ile teflon tavada kavurdum. Sonra küp küp doğradığım domatesi, karabiberi ve tuzu ilave ederek suyunu çekmesini bekledim. Son olarak maydanozu ilave ettim ve ateşi kapattım.
Diğer tarafta tophane (bostan ) patlıcanlarını ortadan ikiye bölüp kızarttım. Borcama dizip malzemeyi üzerine paylaştırdım. Salçalı su ekleyerek fırına saldım. Afiyet olsunnnn

Ben geldimmm

Arkadaşlar biliyorsunuz haftasonu Ankaradaydım.
.
Pazar akşamı döndük, oğlum biraz keyifsiz o yüzden yazamadım bir kaç gündür

Bugün doktora götürdük hafif bir boğaz enfeksiyonı geçiriyormuş.

ilaçlarını verdim uyuyor neşesi yerinde ama öksürük can sıkıcı,

İnşallah bir an önce düzelir.

Bu arada 12 Temmuz oğlumun doğum günü

İlk yaş çok heyecan verici . . .

Gelelim Ankaraya;

Öyle güzel, öyle dolu dolu geçti ki her anı başka bir keyif verdi.

Ankara da Bursa gibi çok sıcak ama nem burası kadar çok değil.

İlk gidişimdi gördüğüm kadarını sevdim.

İnşallah gezmek için yine gidicez bir gün.

Çok sevdiğim arkadaşım eşi ve oğluyla geldi seminer arası 2 saatlik boşlukta görüştük.

Her anlamıyla enerji yüklüyüm, bomba gibiyim.

Herşey çok daha güzel olacak bizim için, geleceğe umutla bakıyoruz...

3 Temmuz 2009 Cuma

Patlıcanlı sarma börek



Yufkaların arasına su, sıvıyağ, yoğurt karışımı sürdüm
malzemesini koyup iki kat olarak üçgen kesip sardım
kalan karışımı üzerine sürdüm...
İçini şöyle hazırladım:
Soğan, domates ve yeşil biberi kavurdum, küp küp doğradığım patlıcanları ilave ederek suyunu çekene kadar pişirdim ve yufkanın içine konmak için hazır hale geldi. Afiyet Olsun...

Hafta sonu Ankara'da olucam haberiniz olaaaaaa


Arkadaşlar bu hafta sonu bir aksilik çıkmazsa Ankara'da olucaz. Eşimle beraber 2 günlük bir seminere gidiyoruz. Mükemmel bir seminer olacak aylardır iple çekiyoruz bu tarihi...

Çocuklar 2 gece babannede kalacaklar, oğlumla ilk uzun ayrılığımız :( çünkü doğduğu günden beri onunla birlikte evdeyim. Ama bu işi oğlumun ve kızımın geleceği için ve çok büyük bir keyifle yapıyoruz. Detayları gelince anlatıcam.
.

veee Ankarada oturan arkadaşlarımla görüşmek içinde bir fırsat olacak bu...

Bugün buralardayım yolculuk için hazırlık yapıyorum. Çocukların çantasını hazırlıyorum.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Şeker hamuru ile ilk pastam

Arkadaşlar şeker hamuru ile ilk pasta denemem
pasta üzerindeki gül hariç
diğerleri pul ve boncuk (süsledim sizin için)
oğlum uyanınca izin vermedi diğer renk hamur yapmama :)
.

pastabanı şekerli süt ile ıslattım
arasına ve üzerine muzlu puding sürdüm creme ole ( ne kolaylık yaw)
özenle açtığım şeker hamuru ile pastayı kapladım
ortasına bir gül konduruverdim (uyduruk bir gül yapımı)
Bu arada şeker hamurunu pratik olarak netten okumuştum bunu
bimden aldığım 1 paket ........mallow şekerini benmari usulü eritip
1 kaşık su, 1 çimdik tuz ve pudra şekeri ile yoğurarak hazırladım.

Hamilelikte beslenme

Kalori: Gebelerin iki kişilik yemek yediği doğrudur. Ama akılda tutulması gereken şey bu iki kişiden birinin günlük gereksinimi ortalama 300 kalori olan, gelişmesini sürdüren küçücük bir bebek olduğudur. Bu nedenle ortalama bir kilonuz varsa gebelik önceki kilonuzu korumak için fazladan 300 kaloriye gereksiniminiz vardır. İlk üç ayda, zayıf olup bunu telafi etmeye çalışmıyorsanız günde fazladan 300 kaloriden daha azına gereksiniminiz vardır. Daha sonra metabolizmanız hazırlanacağından günde 300 kaloriden fazlasına gereksiniminiz olacaktır. Pek çok gebelik diyetinde önerildiği gibi 4 kişilik bir aileyi besleyecek kadar çok yemek, bebeğin gelişimi ve ikinizin gereksinimizden fazla kalori almak yalnız gereksiz değil akılsızcadır da. Öte yandan gereğinden az kalori almak hem yanlış hem tehlikelidir özellikle 2. ve 3. üç ayda olmak üzere gebelik sırasında gerektiği kadar kalori almayan kadınlar bebeğin gelişimine ciddi zarar verirler. Bu basit formülün 4 istisnası vardır, bunların her birinde anne adayı kalori gereksinimini hekimiyle konuşmamalıdır. Fazla kilolular, doğru bir beslenmeyle daha az kalori alabilirler. Ciddi olarak düşük kilolu kadınların, daha fazla kaloriye gereksinimleri vardır. Ergenin, kendisinin de gelişimi sürmektedir ve belenme gereksinimi özeldir, karnında birden fazla bebek taşıyan kadınların öğününe her biri için 300 kalori eklenmesi gerekir. Günde fazladan 300 kalori almak, yemek yemeği senlerin bir fantezisi gibi dursa da, öyle değildir. Bazen günde 4 bardak süt içmekten (toplam 380 kalori) ya da eşdeğer kalsiyum açısından zengin besinlerle ve ekstra protein porsiyonunuzla kendinizi tıka basa doymuş hissedeceksiniz. Yani çekici besinler eklemek yerine belki alıştıklarınızı da bırakmak zorunda kalacaksınız. Aldığınız kalorilerin yüksek besin değerinden emin olmak için başarılı bir etkili diyet uzmanı olacaksınız. Gebelik sırasında alınan kalorilerin hesaplanmasına karşın bunu yapmak zorunda değilsiniz. Her yemekte karışık hesaplamalarla uğraşacağınıza haftada bir gün güvenilir bir tartıda tartılarak ilerlemenizi kontrol edebilirsiniz. Günün aynı saatinde çıplak ya da aynı giysiyle (yada ağırlığı yaklaşık aynı olan giysilerle) tartılın. Kilo alışınız şemaya uyuyorsa (2. ve 3. üç aylarda haftada yaklaşık yarım kg), doğru miktarda kalori alıyorsunuz demektir. Aldığınız kilo azsa az kalori, çoksa çok kalori alıyorsunuz demektir. Enerji alımınızı gerektiği şekilde besinleri kesmeyin ve her gün tartılmaya devam edin.
.
Protein: Günde 4 porsiyon
Proteinler insan hücrelerinin yapıtaşı olan aminoasit dene maddelerden oluşur. Araştırmalar anne adayının gerekenden az protein almasının, tıpkı az kalori alması gibi düşük doğum ağırlıklı bebek doğumuna neden olduğunu göstermiştir. Bu nedenle gebeler günde en az 60-75 gr. Protein almalıdır. Yüksek riskli gebeliklerde önerilen miktar, günde 100 gr’dır ve gebeliğin yüksek riskli olmasını önlemeye yardımcı olabileceği için baştan amaçlanan miktar olabilir. 100 gr.’lık protein alma hedefi çok gibi görülebilir ama Amerikalıların çoğu günde bu kadar ya da fazla protein tüketir. Günde 100 gr. Protein almak için yapacağınız, Dengeli Beslenme Diyeti’nin besin seçme gruplarındaki proteinli besinlerden 4 porsiyon yemektir. Protein porsiyonlarınızı sayarken, yüksek kalsiyumlu gıdalarda bulunan proteini hesaba katmayı unutmayın: 1 bardak süt veya 30 gr. Peynirin, her biri 1 protein porsiyonudur. Bir kâse yoğurt yarım porsiyon, 125 gr. Somon balığı tam bir porsiyondur.Günün sonunda yarım ya da bir porsiyon eksik kaldıysa yatmadan önce yüksek proteinli bir ara öğün yiyerek kotayı tamamlayabilirsiniz. Örneğin, yumurta salatası (1 yumurta ve 2 yumurta beyazıyla yapıldığında yarım porsiyon protein eder.) ve kepekli kraker, milk shake (1 porsiyonnun 3/2’si eder) ya da ¾ kâse az yağlı peynir (1 porsiyon protein) yanında domates ve fesleğenle yiyebilirsiniz.
.
C Vitaminli Besinler: Günde 2 porsiyon
Sizin ve bebeğinizin doku tamiri, yara iyileşmesi ve çeşitli metabolik işlemler için C vitaminine gereksinimi vardır. Bebeğin ayrıca güçlü kemik ve diş gelişimi ve düzgün gelişmesi için C vitaminine gereksinimini vardır. C vitamini beden de depolanamaz, bu nedenle her gün alınması gerekir. C vitamininden zengin besinler en iyisi taze ve pişirilmemiş halde yenir, ışık, ısı ve havaya maruz kılmakla vitaminini kaybeder. Taze sıkılmış portakal suyu bu vitaminin en iyi kaynağıdır.
.
Kalsiyumlu Besinler:Günde 4 Porsiyon
Belki de ilkokuldayken, büyüyen çocukların diş ve kemik sağlığı için bol kalsiyuma gereksinimi olduğunu öğrenmişsinizdir. Kalsiyum, kasların, kalp ve sinir sisteminin gelişimi, kan pıhtılaşması ve enzim etkinliği için gereklidir. Yeterince kalsiyum almazsanız kaybedecek olan yalnız bebeğiniz değildir; bedene kalsiyum girişi yetersize bebeğinizin kafa kemiği sizin ileride osteoporoza aday kılar. Sütünüzü içmeniz (ya da kalsiyumu diğer yollardan almanız) için bir diğer neden de şudur: son araştırmalar yüksek miktarda kalsiyum alımının gebeliğe bağlı yüksek miktarda tansiyonun önlenmesinde yardımcı olduğunu ortaya çıkarmıştır.Bu nedenle kalsiyum bakımından zengin besinlerden günde dört porsiyon almaya özen gösterin. Eğer günde 4 bardak süt içmek size çekici gelmiyorsa, bir kase yoğurt ya da bir parça peynir şeklinde de kalsiyum alabilirsiniz. Süt ve süt ürünlerine dayanıksız olanlar kalsiyumu başka besinlerden alabilirler. Diyetle yeterince kalsiyum alamayanlara, vejetaryenlere ya da laktoza dayanıksız olanlara kalsiyum tabletleri önerilir.
.
Yeşil ve Sarı Sebzeler, Sarı Meyveler: Günde 3 yada daha fazla porsiyon.
Bu besinler beta karoten formunda A vitamini içerir. A vitaminini hücre büyümesi (bebeğin hücreleri inanılmaz bir hızla çoğalır) sağlıklı cilt, kemikler ve gözler için gereklidir, hatta bazı kanser türleri riskini de azaltır. Yeşil yapraklı sebzeler, vitaminler (E vitamini, riboflavin, folik asit, B6), mineraller (yeşil yapraklı sebzelerin çoğu mineraller kadar kalsiyum da içerir) ve kabızlığı önleyen lif içerir. A vitaminin doğada en verimli kaynakları yeşil ve sarı sebzeler ile meyveleridir. Havuç ve ıspanağın ve şeftalide bulunur. Bir bardak havuç suyu içenler bunu bir porsiyon sayılabilirler.
.
Diğer meyve ve Sebzeler: Günde iki porsiyon ya da fazlası.
Betakaroten, A vitamini ve C vitaminin bakımından zengin olanlardan başka günde en az iki farklı tür lif, vitamin ve mineral için sebze ve meyve yemelisiniz. Bunların çoğu potasyum ve/veya magnezyum bakımından zengindir, her ikisi de gebe sağlığı için önemlidir.
.