18 Aralık 2011 Pazar

Misi'de sabah kahvaltısı ve Misi'den kareler

Pazar sabahı, Cumartesi gecesi esen şiddetli lodosun

ardından gelen yağmurla uyandık. Karanlık

kasvetli bir sabah, hiç durmadan yağan yağmur

evden çıkmamıza engel olamadı ve soluğu

Misi'de bir kahvaltı mekanında aldık




Yağmur öyle şiddetliydi ki gezinip fotoğraf
çekmeme izin vermedi diye üzülürken

mekanın duvarlarında asılı olan fotoğraflar

sizlere az çok burasını tanıtmama yetecek gibi geldi






Misi köyünde, nilüfer deresinin sesini dinleyerek,

Uludağın kokusunu içinize çekerek,

köyün yeşil manzarasını izleyip

çayınızı ve kahvenizi içebilirsiniz.




Trakyadan Anadoluya geçen altı kavimden biri olan Mysiler burada "Misyalılar" olarak bilinen bir birlik kurmuşlardır. Bu kavim dünya tarihinde ilk kez batıdan doğuya geçen kavim olarak bilinir. İon ırkları buraya yerleşene kadar Misyalılar "Misipolis" (Grekçe adı Mitravit Vitavan yani şimdiki Misi Köyü), "Misapoli" ve "Eşkel" isimli üç yerleşim kurmuşlardır. Bu üç yerleşim birleşik şehir Phitinia (şimdiki Çekirge) ile birlikte Romalılarla karışarak Bizans Devrine kadar (M.S. 450) bir birlik altında yaşamıştır. Sonra Doğu Bizans İmparatorluğuna geçmiştir. M.S. 183 yılında putperest Batı Romalıların baskısıyla Batı Romadan İstanbula, oradan da Bursaya (Prusias) gelen dini kavimlerin içerisinde olan adı Alex olarak tarihe geçen bir keşiş, seksen beş kişilik maiyetiyle birlikte Hıristiyanlığın öncüleri olarak İnkaya Köyü ve Misi Köyüne yerleşmişlertir. İki dini kuruluşa ayrılan keşişler Keşiş Dağı olarak adlandırılan Uludağın (Olympos) eteklerine yayılmışlardır. "Misi" kelimesinin kökeni de Misyalıların yurt olarak buraya yerleşmeleri ve misyonerlik merkezi olarak Misinin seçilmesinden geliyor. Yörenin gözlenmeye elverişli bir boğaz niteliğinde olması keşişlerin burada yüzyıllarca güçlü bir misyonerlik örgütü kurmalarına yol açmıştır. Dünya dillerine geçen "misyoner" kelimesi de Misiden gelmektedir. Bu dönemde Miside bir konsül toplanarak üç kez yazılmış olan İncilin ruhu araştırılmış ve halen kalıntılarına rastlanılan Misipoli Manastırında İncil tartışmaları yapılmıştır. Bu bilgiye dayanılarak Miside anılan manastırda İncilin bir nüshasının gömülü olduğuna inanılmaktadır.



Osmanlı döneminde oba yaşantısından evleşmeye geçen ilk köy olduğu biliniyor. Tarih boyunca hiç saldırıya uğramamış, savaşmamış bir köy olduğu için eski köy evleri hala ayakta ve köyün tamamı koruma alanı içinde. Bursa’nın gözde piknik yerlerinden.Gümüştepe eskiden 285 haneli bir orman köyü statüsündeyken 1984 yılında Nilüfer ilçesine bağlanmıştır.Köy meydanına iki katlı bir kafe, yanına da amfi tiyatro var, köy içi yollar asfalt.Köyde 150 yıllık evler bulunuyor. Misis eski ahşap evleriyle, resmi yapılacak, fotoğrafı çekilecek güzellikte bir köy. Bu nedenler ressamlar ve fotoğrafçılar sık sık geliyor, köyde tuvalini kurup yağlıboya yapan ziyaretçilere sıklıkla rastlanıyor.Osmanlı mimarisinin tipik örneği sayılan ve iki katlı olan evlerin alt katları hayvan barınağı ve kiler olarak kullanılırken, üst kat ailelerin oturma ve yatak odalarına ayrılmış. Akrabalık ilişkilerinin yaygın olması nedeniyle evden eve geçitlere rastlanıyor.



1953 yılında manastırda kazı çalışmasına başlanmış ancak aynı yıllarda köye akın eden define avcıları ve tarihi eser yağmacıları tarafından manastır talan edilmiştir. 1316da Orhan Gazi, Hıristiyanlık merkezi olan Misiyi alıp Bursayı kuşatma altına almak amacıyla burada ve Kestelde birer kale yaptırmıştır. Bu dönemde Misi 10 yıl süreyle geçici başkent olmuştur.(bu tarihi gerçek pek bilinmemektedir)" Tarihinin dışında jeolojik özellikleri de çok güzel. Nilüfer Hatun Köprüsünün üzerine kurulmuş köyün etrafı üzüm bağları ile meyveliklerle çevrili.



Kentsel sit alanı içerisinde yer alan yerleşimde Belediyenin yoğun koruma yenileme çalışmaları sürüyor. Hıristiyanlığı yayma görevinde olan Keşişler zamanla yok olsa da becerileri miras kalmış. Köyün en ünlü değeri İpekçilik ve Bağcılık dolayısıyla da Şarap. Rivayete göre Bursalı bir keşişin bastonunda kaçırılarak getirilen ipek böceği kentin geçimini sağlamış. (Çin İmparatoru o vakitler böceğin ve ipek yapımının ülke sınırından çıkışını yasaklamış, bu suçun cezası da direk idammış) Bu keşiş, köyün keşişlerinden miydi bilmiyoruz ama çok değil 10 yıl öncesine kadar köyde ipek böceği üretimi yapılıyormuş. Haftasonu hem tarihi hem de doğal çevreyi gezmek için Misi Köyüne gelebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değer verip yorum yaptığınız için çok teşekkürler

Yorum yapabilmek için;
Yorumunuzu yazdıktan sonra ADI/URL yazan yere tıklayıp sadece adı yazan yere isminizi yazmanız yeterli.